CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın Londra’da gerçekleştirdiği sunumların, iktidarın dış kredi ve borçlanma süreçlerinde yabancı finans kuruluşlarına teslim olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti. Toprak, “Londra’daki sunumlar, iktidarın dış finans çevrelerine boyun eğdiğini ve bu kesimlerin taleplerini kabul ettiğini göstermektedir” dedi.

Erdoğan Toprak, dünya genelinde ve Türkiye’deki güncel gelişmelere dair haftalık raporunu kamuoyuyla paylaştı. Toprak, yüksek ÖTV, KDV ve maktu vergi artışlarının, sahte içki üretimi ve satışını yaygınlaştırdığını belirterek, sigara, makaron ve sarma tütün kaçakçılığından dolayı devletin yıllık vergi kaybının 10 milyar dolara (yaklaşık 350 milyar TL) ulaştığını bildirdi. Toprak’ın açıklamaları şu şekilde:

“Sahte içki dolayısıyla ölümler giderek artmakta”

Toprak, sahte içki kaynaklı ölümlerin ülkenin farklı bölgelerinde geçmişte de görüldüğünü ancak, bu yılbaşından bu yana sadece İstanbul’da son bir haftada 40 kişinin sahte içki yüzünden hayatını kaybettiğini ve yaklaşık 100 bireyin yoğun bakımda entübe olduğunu, sorunun ciddi bir boyuta ulaştığını vurguladı. İstanbul Valiliği, neredeyse her gün bu ölümlerle ilgili basın açıklamaları yaparak halkı bilinçlendirmeye çalışmaktadır.

Son 24 saat içinde meydana gelen ölümler sürekli artış göstermektedir. İktidar, bu alandaki ÖTV artırımlarını en üst düzeyde sürdürerek, alkol ve tütün ürünlerini bir kâr kaynağı olarak görmektedir. Aynı zamanda bu ürünleri tüketen vatandaşlara karşı dolaylı yoldan ayrımcılık yapmakta ve yüksek vergilerle yaşam tarzlarına müdahale etmektedir.

“Sahte içki üretimindeki artış, devletin yıllık vergi kaybını 10 milyar dolara çıkarıyor”

Bu yılbaşında Yeniden Değerleme Oranı (YDO) %43,93 olarak belirlenirken, alkollü içki ve tütün mamullerinde ÖTV artırıldı; akaryakıtta ise bu oran %6’ya düşürüldü. ÖTV’li fiyatlar üzerinden uygulanan KDV ile alkollü içki satış fiyatındaki vergi yükü %200 artış gösterdi. Satış fiyatlarının %89’unun vergi olduğu bu ekonomik koşullarda, sahte içki üretimi ve satışı hız kazanmaktadır. Devletin kaybettiği vergi geliri de giderek artmaktadır.

Yüksek vergi artışlarıyla sahte içki üretimi ve tütün kaçakçılığı giderek yayılmakta; bu durum, yıllık 10 milyar dolarlık devasa bir vergi kaybına yol açmaktadır. Organize suç grupları ve kaçakçılık çeteleri, bu durumu kendi lehlerine kullanarak, her köşe başında sahte içki ve kaçak sigara satışını yaygınlaştırmaktadır. Tütün ve alkollü içki piyasasının denetimi amacıyla 2001 yılında kurulan Tütün ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurulu (TAPDK), 2017’de çıkarılan bir kanunla kapatıldı.

“Türkiye, Avrupa ve OECD’de alkollü içki vergilerinde en üst sıralarda”

TAPDK’nın görevleri, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında paylaştırıldı. TAPDK’nın kapatılması, alandaki denetim eksikliklerini daha da derinleştirmiştir.

Toprak, bu konuyla ilgili olarak, “Türkiye, Avrupa ve OECD sıralamasında, alkollü içki ve tütün ürünlerinden alınan vergilerde ilk üçte yer almakta. Bu ürünlerdeki vergi yükünün makul seviyelere çekilmesi ve bandrollü ürünlerin altında fiyatlarla satılan sahte içkinin önlenmesi gerekmektedir” dedi.

“İktidar, dış borç ve kredi için yabancı finans kesimlerine teslim oldu”

Toprak, ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın Londra’da gerçekleştirdikleri sunumların, iktidarın dış borç ve kredi arayışında yabancı finans lobilerine bağımlı hale geldiğini ve bu süreç cephesinde verilen sözlerle birlikte toplumun yoksullaşmasına yol açacak politikaların devam edeceğini belirtti.

“Londra’da küresel finans yöneticilerine yaptığı sunumda Hazine ve Maliye Bakanı, ocak ayındaki enflasyon oranının yüksek olmasına rağmen dezenflasyon programının süreceği ve maaşlara büyük zam yapılmayacağı taahhütlerini verdi” şeklinde konuştu.

“Yabancı yatırımcılar, asgari ücrette düşük zam taleplerinin gerçekleştirilmesini sağladı”

Asgari ücrete yalnızca %25 ya da biraz daha fazla zam yapılacağı, memur ve emeklilerin aylıklarının ise hedef enflasyona göre artırılacağı bilgisi, geçen yıl ABD’de gerçekleşen toplantılarda öncelikle yabancı sermaye temsilcilerine bildirildi. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, New York’taki kapalı toplantılarda küresel finans ve reyting şirketleri temsilcilerine bu durumu garanti etti. Bu şirketlerden Standard & Poor’s, Türkiye’nin kredi notunu artırırken, asgari ücret zammının %30-32’yi aşmamasını istedi. Moody’s ve Fitch, Türkiye’nin kredi notunu artırdığında ise seçimlerin 2028’e kadar yapılmayacağına dikkat çekerek ‘faiz ve para politikalarının sürmesi, çalışan ve emeklilere düşük zamla tüketim ve harcamaların frenlenmesi, vergi ve zamlarla mali kaynakların artırılması için iktidarın önünde geniş bir zaman dilimi var’ vurgusunu yaptılar. Ayrıca, IMF Türkiye Masası Şefi James P. Walsh, iktidara ‘maaşları artırmak yerine düşük gelirli hanelere destek sağlayacak sosyal programlar geliştirilmesi önerisinde bulunduklarını’ açıkladı. İktidarın ‘Aile Yılı’ ilanı, IMF önerileriyle örtüşüyor.

Yabancı finans çevreleri, iktidarın planlarını öğrenerek, asgari ücrete ve memur ile emekli maaşlarına düşük zam uygulanması koşulunu dayattılar. Yine de sıcak finans kaynağından başka, beklenen uzun vadeli yatırımlar gelmedi. 24 Ocak’ta Moody’s ile başlayacak kredi notu süreci öncesinde, Merkez Bankası Başkanı ile Hazine ve Maliye Bakanı Londra’da Bank of America gibi kuruluşların yöneticileriyle bir araya geldi. Sunumlar sırasında dezenflasyon programının süreceği taahhüt edildi. 1 Ocak’tan itibaren gerçekleştirilen yüksek kamu zamları nedeniyle, ocak ayındaki enflasyonun %4-5 arasında yüksek olacağı, bunun şubat ayına da yansıyacağı belirtildi ve geçici olacağı ifade edildi.”

“Enflasyonda düşüş beklentisi, faiz indirim sinyalleri veriyor”

Toprak, “Enflasyondaki düşüş devam ettiği için faiz indirim sinyalleri verildi” ifadesinde bulundu. Hazine ve Maliye Bakanı, kamunun denetim altındaki fiyatlarda (%43,93’lük YDO oranında) zam yapıldığını, ancak akaryakıt gibi önemli kalemlerde ÖTV’nin daha düşük tutulduğunu belirterek, enflasyonu kontrol altında tutma garantisi verdi. TÜİK’in enflasyon sepetindeki ağırlığı olmayan maddelere yapılan yüksek zamlarla enflasyon düşük gösterilirken, maaşlara düşük zam uygulamaya devam edileceği ifade edildi.

Toprak, “Londra’daki sunumlar, iktidarın dış finans gruplarına teslim olduğunu ve tüm taleplerini kabul ettiğini göstermektedir. Verilen taahhütlerle, yoksullaştırıcı politikaların sürmesi beklenmektedir. Refah ve alım gücünün artırılması yerine, IMF’nin önerdiği sosyal yardımlarla kitlelerin iktidara daha bağımlı hale getirilmesi planlanıyor” şeklinde konuştu. (ANKA)